Freitag, 7. März 2008

Kral Çıplak !

Dün gece psikiyatrist/çizer/yazar/bloglar Yankı Yazgan'ın bir yazısını okudum (Bknz, her gece başka bir eğlence; blog blog geziyorum). Aynen aktarıyorum:

"Kral çıplak" metaforu pek tutulur. Genellikle (giyinik olduğunu hayal eden kralın ve onun hayaline bir biçimde katılan halkın tersine) gördüğünü söyleyerek "kral çıplak" diyen çocuk, yüceltilir. Herkes de kendisinin o doğruyu söylediği halde, kimsenin kulak asmadığı çocuk olduğu düşüncesindedir. Burada iki itirazım var: Bir. Çocuk, doğrucu ya da dürüst olmayı "seçtiği" için değil, o yaşlarda hayal gücünün gelişmemişliği ve kıvırtma/yalan söyleme becerisinin (evet, beceri) gelişmemiş olması sebebiyle, kral çıplak demektedir. Bir cesaret örneğinden ziyade, öyle demekten başka bir yol bilmemek ile karşı karşıyayız. İki. "Kral çıplak" dememeyi öğrenmek, hayatın temel sırlarından birisi olan kendini aldatmayı öğrenebilmiş olmak demektir. Hayatın çıplak gerçeklerini görmeyi erteleyebilmek, hayatı hiç bitmeyecekmişcesine yaşayabilmeyi, asılmayı sağlar. Başka itirazı olan? Bozacak ezber çok vallahi.

"Kral çıplak" dememeyi öğrenmek, hayatın temel sırlarından birisi olan kendini aldatmayı öğrenebilmiş olmak demektir. Hayatın çıplak gerçeklerini görmeyi erteleyebilmek, hayatı hiç bitmeyecekmişcesine yaşayabilmeyi, asılmayı sağlar". Ahh, kalbim !!! (Aynen Herb'in dediğin gibi: Bu kadar analiz ruha zararlı).

Neo-çıtır'ın kullandığı bir etiket var: Anane bana aşkı anlat. Çok sevimli, çook. Alakası yok gibi görünüyor ama ben de şu dakika aynen böyle demek istiyorum işte. Anane bana aşkı anlat!

Keine Kommentare: